Bu kafayla biz ancak kaplumbağa hızında ilerleriz

İnsanları anlamıyorum. Defalarca yanlı, yanıltıcı parayla v.s. haber yaptığı ortaya çıkan siteleri takip ediyorlar. İşin ilginç yanı bu durumdan şikayetçi olanlar daha fazla takip ediyor ve paylaşıyor. Aslında takip edilecek o kadar kaliteli bloglar var ki bunların bazıları neredeyse akademik çalışma gibi. Sık sık dile getiriyoruz bloglar önemli ve blog yazmaya devam edilmeli diye ama bloggerlar bile bir birine önem vermiyor. Belirli kişi ve gruplar piyasadaki konumunu ve pastadaki payı uğruna bir çok şeyi görmezden geliyor. Siz ne yaparsanız yapın hatta tabiri caizse ağzınızla kuş tutsanızda bir önemi yok. Sadece belirli kişiler paylaşırsa önemli. Çıkarlar o kadar her şeyin üstüne çıkmış ki bir +1,like, retweet bile esirgenir olmuş.

Diğer bir konu sosyal medya. Şuan için ben sosyal medyanın Türkiye'de geleneksel medya yerine geçmeye hazır olduğunu düşünmüyorum. Çünkü yukarıdaki yazdıklarımın çoğu sosyal medya tarafında da geçerli. İlave olarak insanlar ideolojisine göre hareket ediyor ve haklı gördükleri veya görebilecekleri konuları bile kendi görüşlerinden olmayanlar paylaştığı için görmezden geliyor. Bir de kaliteli içerikleri paylaşanların takipçi sayıları ile sadece özlü söz, resim, video paylaşanların takipçilerini, +1, like, retweetlerini karşılaştırın. Kimse farkında değil ama o kaliteli içeriklerin paylaşımında bile önemli bir emek var. Size bir örnek vereyim. Cem Yılmaz'ı ben de severim. 27 Ağustos'a kadar twitter'da sabir bir paylaşımı yoktu. Yani paylaşır silerdi. Ama takipçisi 3 milyonun üzerinde idi. Şuan 18 tweet'i var ve bunların 12'si retweet. Ama takipçi sayısı 3.207.234 kişi. Bana bu durum ilginç ilginç olduğu kadar da düşündürücü geliyor. Benzer bir çok örnek verebiliriz. İnsanlar cevap alamadıkları ve hiçbir şey paylaşmayan birini neden takip eder?

Bir başka konu ise devletin bakış açısı. Daha okullarda akıllı tahtalar, projeksiyon cihazları, fotokopiler v.s. eksik iken yüksek fiyatlara tablet bilgisayarlar alındı. Tablet projesini destekliyorum ama öncelikler olmalı. Bu öncelikler doğru belirlenmediği için bulunduğun il'deki en iyi ilköğretim okulunda okul müdürü devletten yeterli ödenek gelmediği için ihtiyaçları gidermek için velilerde aidat talebinde bulunuyor.  Müdür o kadar sıkışmış olacak ki çok sık bu durumu dile getiriyor. Müdüre de bir şey söyleyemiyorum çünkü gerçekten yeterli ödenek gitmiyor. Bu durum bir il'deki en popüler okulda yaşanıyorsa diğer okulları düşünemiyorum. Bir de yetersiz imkanlarla açılan üniversitelerin durumu var ki o konuya hiç girmeyeyim. Ayrıca devlet elindeki yetişmiş personeli de değerlendiremiyor. Beceriksiz özel sektörde vasıfsız eleman olarak bile çalıştırmayacağınız yöneticiler yüzünden ve devletin malını kendi çiftliği gibi görenler yüzünden atılması gereken adımlar çok geç atılıyor veya yanlış kararlar veriliyor. Karar mekanizmalarında yetişmiş personelin görüşü alınmıyor, alında bile dikkate değer verilmiyor. Çünkü önemli olan vitrin ve reklam kısmı. Yazacak söylenecek çok şeyler var ama...

Yorum Gönder

1 Yorumlar






  1. bu paylaşım ne demek istediğimi biraz olsun anlatmıştır

    YanıtlaSil